Cumhuriyet devletin adı ise demokrasi rejimin vasfıdır. Rejimler hükümet sisteminden ibaret değildir. Hükümet sistemi tartışmasını bir kenara bırakarak rejimin karakterine dair bir tartışmaya ihtiyacımız var.
Ülke sorunlarının çözümünde siyaset ana yüklenici ise siyasetin yapısal sorunları ile yüzleşmekten kaçamayız.
Siyasetin bilinen aracı partiler ise demokrasiye dair yapısal tartışmayı partiler üzerinden başlatmak durumundayız. Tek tek partileri tartışmayı günlük hayatımızda hepimiz her zaman yapıyoruz, ama bu konuda yapısal tartışma yapmaktan ısrarla uzak duruyoruz. Parti içi demokrasi elbette sorunların nedeni gibi de görülebilir, ama aslında bir sonuçtur.
Siyasi kültür ve mevzuattan kaynaklı parti içi demokrasi sorunlarının yapısal boyutu siyasete dair tartışmaların da temelini oluşturur. Parti içi demokrasiye dair ortak sorunlar sonuçsa, bunun her partiye dair özgün nedenleri yanında temsili demokrasinin küresel krizini sorgulamalıyız.
Elbette demokrasi bir boyutu ile temsil konusudur, ama sorun çözme kapasitesi temsilden öte katılım ile sağlanabilir.
Siyasete ve karar alma süreçlerine katılımın önündeki engelleri aşacak iyileştirmeler yaşanmadıkça siyasete olan güven tesis edilemez. Siyaset sorunlarımızın çözüm umudu olacaksa Hannibal’in ifadesiyle “Ya bir yol bulacağız ya bir yol açacağız”.
Aksi takdirde Cumhuriyeti’in ilk yüzyılında sona yaklaşırken, sadece kulağa hoş gelen nutuklar atarak oyalanacağız.