Dar bölge esaslı seçim sisteminin en önemli işlevi, seçmenin siyasete kolay ulaşabilir olması yani hesap sorabilmesidir. Ama dünya deneyimlerinin ortaya çıkarttığı kazanımları takla attırarak Türkiye gündemine taşıyan siyasi akıl “daraltılmış bölge” projesi ile de benzer tavır içine giriyor.
Seçim sistemleri ile oynayarak iktidarını sürdürme çabası Özal döneminden hatırladığımız bir alışkanlıktır.
Türkiye siyasal düzenini parça parça başkanlığa taşıma çabası açısından daraltılmış bölge ilginç bir hazırlıktır. Her bölgede iki partinin yarışının anlam kazanacağı diğer partilerin fiilen devre dışı kalacağı bir düzenin kamplaşmayı derinleştireceği kesin gözükmektedir.
Temsil zaafını aşmak için “baraj” konusunu dert edinmeyip başka mekanizmalar aramaktan kastedilen Türkiye milletvekilliği ise durum daha da ilginç olacaktır. Bir yanda bir iki milletvekili olan partiler diğer yanda oy kaybetse bile, büyük muhalefet partilerine oranla milletvekili sayısı artmış bir iktidar tablosu ortaya çıkarsa şaşırmak gerekir. Dahası hedeflenen durumun bu olduğu bilinerek konuya yaklaşmak gerekir. Bu nedenle bu kurnazlığın adını “daraltılmış demokrasi” koymak çok daha anlamlı gözüküyor.
Merkez siyasetinde bir yetki paylaşımına gitmek bir yana, yürütmeyi daha fazla denetim dışına taşımak ve onu dengeleyen mekanizmaları zayıflatmak başka nasıl tarif edilebilir. Aleviler, Kürtler ve başörtülülere yeni haklar tanıyan ama iktidar gücünü artırarak bunları sadece “rüşvet” pozisyonuna düşüren bir tercih ancak “demokrasi” konseptini daraltma işlevi görebilir. Hakların pratikte anlam ifade etmesinin yolu toplumsal muhalefetin güçlenmesidir. Toplumsal muhalefetin siyaset yapma alanını daraltan adımlar, yasalarla tanınan hakları anlamsızlaştırır.
Bu nedenle anayasalar dahil temel yasalarda hakların süslü cümlelerle tarif edilmesinden daha kıymetli olan güçlü ve etkin bir denge denetleme sisteminin kurulmasıdır. Güçlü bir denge denetleme sistemi kurmaktan ısrarla kaçınıp demokrasi yolunda ilerlemek mümkün değildir. Bu projeyi yeni yasama yılının başına bırakmak ve adeta Ekim Devrimi gibi pazarlamaya çalışmak ise işin başka bir boyutunu oluşturmaktadır.
Tümüyle sokaklarda devam eden eylemler ve Kürt sorununda gelinecek noktaya endeksli bir seçim planlaması ile karşı karşıyayız.
Roboski’nin katillerini cezalandırmak yerine Şerafettin Elçi’nin ismini bir hava alanına vererek Kürtlerin gönlünü kazanmak kolay çözüm stratejisinin tipik örneğidir. Bir yandan PYD ile görüşerek mesaj vermek diğer yandan Kürtlerle savaşan güçlerin varlığından medet ummak başka türlü nasıl izah edilebilir.
Tabii bu gündemlere bir de artık aylar sayılarak beklenen ekonomik krizi eklemek gerekir. Cari açığın patlamaya neden olmasını daha fazla ötelemek son derece güç gözükmektedir. Faiz ve döviz dengesini kontrol altında tutmaya güç yetirmek sadece Türkiye’nin elinde olan bir durum değildir.